Avusturya, Avrupa'nın sadece gözde değil, aynı zamanda ruhunu dinlendiren, tarih kokan ve her köşesinde bir masal gizleyen ülkelerinden biri. Burası hem görkemli saraylarıyla hem de göz alıcı doğasıyla ziyaretçilerine adeta "gel ve keşfet" diyor. İşte bu büyülü ülkenin en gözde şehirleri ve mekanları için hazırladığımız rehber!
Viyana, tam anlamıyla kültür ve sanatın merkezi! Her sokakta başka bir hikaye, her köşe başında başka bir müzikal ruh bulacaksınız. Şehrin atmosferi, insanı hem huzura kavuşturuyor hem de keşfetmeye çağırıyor.
Schönbrunn Sarayı: Habsburg Hanedanı’nın yazlık sarayı... Ancak sıradan bir saray değil! Bahçelerinde yürürken sanki bir zaman tüneline girip krallarla aynı havayı soluyorsunuz.
Belvedere Sarayı: Barok mimarinin en iyi örneklerinden biri olan bu saray, sadece dış görünüşüyle değil, Gustav Klimt’in ikonik "Öpücük" tablosuyla da içimizi ısıtıyor.
Viyana Devlet Operası: Eğer opera izlemek sizin için bir şölense, işte Viyana tam yeri! Dünyanın en prestijli opera sahnelerinden biri olan bu mekânda sanatla buluşmaya hazır olun.
Salzburg, Mozart’ın doğduğu yer olmakla yetinmiyor, Alp Dağları’nın sunduğu manzaralarıyla da gözleri kamaştırıyor. Barok mimarisi ve tarihe tanıklık eden sokaklarıyla bu şehir, adeta bir müzik kutusu!
Hohensalzburg Kalesi: Şehrin tepesinde, bulutlarla el ele veren bu kale, tarihi dokusuyla ve sunduğu panoramik manzarasıyla büyüleyici.
Mirabell Sarayı ve Bahçeleri: "Müzik Sesi" filminin çekildiği bu muhteşem bahçelerde, bir film sahnesinde dolaşıyormuş gibi hissedeceksiniz.
Kış sporlarının başkenti Innsbruck, Alp Dağları’nın kalbinde, macera arayan ruhları kucaklıyor. Hem tarih kokan yapıları hem de doğa harikalarıyla dolu bu şehirde, adrenalin ve huzur bir arada!
Altın Çatı: Innsbruck’un ikonik simgesi olan Altın Çatı, geç Gotik dönemden kalma 2.657 altın kaplamalı bakır karosuyla göz kamaştırıyor.
Nordkette: Teleferikle dağlara çıkarak, kış sporları ya da doğa yürüyüşleri yapabileceğiniz, her mevsim başka bir güzelliğe bürünen Nordkette sıradağları sizi bekliyor.
Avusturya’nın genç ruhlu şehri Graz, tarihi dokusu kadar modern yapılarıyla da ilgi çekiyor. Bir yanda tarihi binalar, diğer yanda çağdaş sanat eserleri… Graz, tam bir kültür harmanı!
Eggenberg Sarayı: UNESCO Dünya Mirası listesindeki bu saray, tarihi dokusu ve estetik mimarisiyle zaman yolculuğu yapmanızı sağlıyor.
Kunsthaus Graz: "Dost canlısı uzay gemisi" olarak bilinen bu çağdaş sanat müzesi, modern sanatın kalbinin attığı yer!
Göl kenarında, Alpler’in kucağında, adeta bir tabloyu andıran bu köy, sakinliği ve huzuru arayanların hayal ettiği yer. Hallstatt, sadece bir köy değil; doğanın insanla buluştuğu bir rüya!
Hallstatt Gölü: Göl kenarında yürüyüş yapın, su sporlarıyla eğlenin ya da sadece manzaranın tadını çıkarın. Her bir karede nefes kesen görüntüler var!
Dünya Mirası Tuz Madeni: Avrupa’nın en eski tuz madenlerinden biri olan bu yeraltı harikası, ziyaretçilere sıra dışı bir deneyim sunuyor.
Wachau Vadisi, üzüm bağları, yürüyüş parkurları ve bisiklet yollarıyla dolu bir cennet. Şarap tadımları ile ünlü olan bu bölge, doğayla baş başa kalmak isteyenler için mükemmel bir kaçış noktası.
Viyana: Sanat, tarih, kafe kültürü… Bu şehirde keşfedilecek o kadar çok şey var ki, sadece bir seyahat yetmez!
Salzburg: Mozart’ın melodileri, barok mimari ve Alp Dağları'nın eşsiz manzarasıyla büyülenin.
Innsbruck: Kış sporları, dağ manzaraları ve doğanın sunduğu macera için doğru adres.
Graz: Tarih ve modern sanatın iç içe geçtiği, genç ruhlu bir şehir.
Linz: Kültür ve sanat etkinlikleri ile dolu, tarihi zenginlikleriyle ünlü bir şehir.
Mozart’tan Beethoven’a, barok mimariden muazzam Alp manzaralarına kadar Avusturya, bir sanat ve doğa cenneti. Unutmadan, yüksek kaliteli şaraplarını tatmadan dönmeyin!
İlkbahar (Nisan-Haziran) ve sonbahar (Eylül-Ekim) ayları, Avusturya’yı ziyaret etmek için en ideal dönemler. Hava ılıman, kalabalık az, manzaralar ise nefes kesici!
En az 3-4 gün ayırın derim. Viyana’nın sarayları, müzeleri ve sanat dolu sokakları için bu süre ideal.
İlkbahar ve sonbahar… Parklar çiçeklerle, şehir ise huzurla doluyor. Tam bir fotoğraf cenneti!
Evet, biraz... Ama Avrupa’nın en pahalı şehirlerinden biri değil. Hem bütçenize uygun mekanlar da bulabilirsiniz. Küçük kafe ve restoranlar dostunuz!
Almanca, resmi dil. Ama turistik bölgelerde İngilizce oldukça yaygın.
Schnitzel, Sacher tortası ve Viyana kahvesi... Karnınız şenlensin!
Tarihi binalar, muhteşem kafeler, sanat dolu müzeler ve dünyanın en güzel operalarıyla ünlü bir şehir.
Evet, Türk vatandaşları için Schengen vizesi gerekiyor. Belgeleri toplayın, vize başvurunuzu yapın ve bu eşsiz şehri keşfetmeye hazırlanın!