Gezilecek Yerler

Beyoğlu’nun İlginç Hikayeleriyle Dikkat Çeken 10 Tarihi Binası

Tatilox.com Konular Beyoğlu’nun İlginç Hikayeleriyle Dikkat Çeken 10 Tarihi Binası

Beyoğlu’nun İlginç Hikayeleriyle Dikkat Çeken 10 Tarihi Binası

İstanbul’un Kalbinde Beyoğlu: Adımları Taşlara İşlenmiş Bin Bir Hikaye

Ah, Beyoğlu! İstanbul’un gizemli kâşifi, sırlarla dolu mahrem dostu. Her adımda sizi geçmişin kollarına alan, her sokakta farklı bir hikâye anlatan büyülü semt. Binalar burada sadece taş değil; adeta birer hatıranın tanığı. Yüzyıllara meydan okuyan bu duvarların ardında kimlerin sesi var, kimlerin gölgesi dolanıyor, kim bilir? İşte, Beyoğlu’nun kalbine işlenmiş 10 tarihi yapı ve onların zamana meydan okuyan efsaneleri…

 

1. Galata Kulesi: İstanbul’un Üzerine Eğilmiş Koca Bir Çınar

Adres: Bereketzade Mahallesi, Galata Kulesi Sokak, No:10, Beyoğlu
Bir dev gibi, yüzyıllardır İstanbul’u gözetler Galata Kulesi. 528 yılından beri nice geleni, nice gideni sessizce selamlamış. Efsaneler diyor ki, Hezarfen Ahmet Çelebi bir gün bu kuleden süzüldü Boğaz’ın üstünde, İstanbul’u kanatlarıyla selamladı. Galata’nın şahit olduğu manzara mı? O kadar eşsiz ki, bir kez tırmandınız mı zirveye, bir daha İstanbul’a aynı gözle bakamazsınız.

 

 

 

 

2. Pera Palace Hotel: Doğu Ekspresi’nin Sırlarla Dolup Taşan Misafirhanesi

Adres: Meşrutiyet Caddesi No:52, Beyoğlu
Pera Palace… 1892’den beri, Avrupa’nın yolcularını, hikayeleriyle birlikte ağırlayan ihtişamlı otel. Mustafa Kemal Atatürk’ün adımları, Agatha Christie’nin satırları buraya karışmış. O 411 numaralı oda, Christie’nin ünlü romanı “Orient Express’te Cinayet”e ilham olmuş, sırlar saklayan bir oda gibi. Bugün Pera Palace’a giden herkes, geçmişin izlerini takip eder. Eski valizlerin, döküm yatakların arasından yükselen anılara dokunur usulca.

 

 

 

 

3. Saint Antoine Kilisesi: Beyoğlu’na İtalya’nın Gotik Ruhunu Getiren Mabet

Adres: İstiklal Caddesi No:171, Beyoğlu
Şehrin göbeğinde bir Gotik yapı... Saint Antoine Kilisesi, kendine hayran bırakan İtalyan mimarisiyle 1906’da göğe yükselmiş. Gökten inen bir kutsallık gibi İstanbul’un kalbine konuvermiş sanki. Noel vakti süslenen haliyle bambaşka bir masal dünyasına açılan kapı olur. Hem huzur hem de estetik arayanlar için İstanbul’un en büyüleyici durağıdır.

 

 

 

 

4. Çiçek Pasajı: Güllerin ve Meyhanelerin İç İçe Geçmiş Hikayesi

Adres: İstiklal Caddesi No:172, Beyoğlu
Eskiden Naum Tiyatrosu’nun yanık izleri taşıyan toprakta doğan Çiçek Pasajı, 1876’dan beri sokak çiçekleri kadar renkli. Bir zamanlar Rus göçmenler burada çiçek satarmış, o günlerden miras adı. Şimdi ise tarihin kokusuna, şarapların, anıların tadı karışıyor. Meyhanelerinde bir kadeh içip de sokaktan geçenlerin öyküsüne kulak vermeden geçmek, mümkün mü?

 

 

 

 

5. Mısır Apartmanı: Sanatla Zamanın Birleştiği Kudretli Yapı

Adres: İstiklal Caddesi No:163, Beyoğlu
1910’da Mısırlı Abbas Halim Paşa’nın zarafeti, İstanbul’un ortasına böyle bir apartman dikmekmiş. Neo-Klasik stilin bu muazzam örneği, sanat dünyasının gözdelerinden. Bir sergide eski bir dostu görmüş gibi hissettirir insana kendini. Mısır Apartmanı, her yeni sergide farklı bir ruhu, farklı bir hikayeyi yaşatır ziyaretçilerine.

 

 

 

 

6. Narmanlı Han: Şairlerin, Ressamların, Anıların Sığındığı Sessiz Liman

Adres: İstiklal Caddesi No:180, Beyoğlu
1831’den kalma bu eski han, önce bir Rus Konsolosluğu’ymuş, sonra ise şairlere, ressamlara yuva olmuş. Nazım Hikmet’in şiirleri, burada yaşamışların fısıltıları gibi dolanır duvarlarda. 2015’te restore edilen Narmanlı Han, bir hazine sandığı gibi… Sessizce içinde sakladıklarını, sadece gözlerini dört açanlara gösterir.

 

 

 

 

7. Tünel: Yüzyıllık Raylarda Zamana Karşı Yolculuk

Adres: Tünel Meydanı, Beyoğlu
Dünyanın en eski ikinci metrosu Tünel. 1875’te Karaköy ile Beyoğlu’nu birbirine bağlayarak İstanbul’un gündelik yaşamına karışmış. Raylarda çınlayan her ses, bizi geçmişe, o yılların İstanbul’una götürür. Zamanın durduğunu, o eski İstanbul’un hala burada yaşadığını hissettirir insana.

 

 

 

 

8. Galatasaray Lisesi: Tarihin Kalbine Kazınmış Eğitim Abidesi

Adres: İstiklal Caddesi No:159, Beyoğlu
Yüzyıllar önce, II. Bayezid’in emriyle kurulmuş, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e sayısız nesle eğitim vermiş. Her kapının ardında bambaşka hikayeler, her taşın üstünde asırlık anılar saklı. Kapısının önünden geçerken bile o eski günleri, ders ziliyle yankılanan sınıfları görür gibi olursunuz. Galatasaray Lisesi, İstanbul’un en köklü, en derin anılarının izlerini taşır.

 

 

 

 

9. Fransız Sarayı: Zarif Bir Buluşma Noktası

Adres: Tomtom Mahallesi, No:1, Beyoğlu
1839’da inşa edilen Fransız Sarayı, o yıllardan bu yana zarafetiyle öne çıkar. Diplomasi, sanat ve kültür burada el ele verir. Yaz aylarında bahçesinde düzenlenen etkinlikler, geçmişin Fransız havasını İstanbul’a taşır. Beyoğlu’nun kalbinde bir parça Paris gibi, zarif ve büyüleyici…

 

 

 

 

10. Markiz Pastanesi: Çikolata Kokusunda Gizlenmiş Tarih

Adres: İstiklal Caddesi No:184, Beyoğlu
Beyoğlu’nun en tatlı köşelerinden biri Markiz Pastanesi. 1940’lardan beri sanatçılar, yazarlar burada buluşur, Art Nouveau vitrayların, mozaik masaların arasında hikayeler paylaşılır. Gözünüzü kapatıp çikolatanın kokusunu içinize çekin; sanki geçmişe, o eski, güzel günlere bir yolculuk başlar.

 

 

 

Beyoğlu'nun eski adı nedir?
Bir zamanlar Beyoğlu değil, “Pera” diye bilinir bu topraklar. Şehrin ötesinde, Haliç’in kıyısında bir başka dünya gibi. Pera, eski bir dostun takma adı gibi; kulağa fısıldanan, geçmişin sırlarıyla dolu.

Beyoğlu'na neden Pera denir?
Ah, Pera! Bizans’ın dillendirdiği bu isim, “karşı yaka” anlamına gelir, çünkü kentin merkezi bu kıyılardan bir hayli uzak. Öteki yaka, biraz gizemli, biraz başına buyruk… Pera demişler ona, şehrin başka bir yüzü olduğunu hatırlatan tatlı bir ayrıntı gibi.

Beyoğlu hangi ülkenin malı?
Beyoğlu, kağıt üstünde Türkiye'nin bir parçası belki ama, ruhen o bir dünya gezgini. İstanbul’un göz bebeği ama aynı zamanda bütün kültürlerin bir sentezi. Yani, bir tek ülkenin malı olabilir mi Beyoğlu? Sözün özü: Beyoğlu herkese, Beyoğlu kimseye ait değil.

İstanbul Beyoğlu'nda neler var?
Beyoğlu’nda yok yok. Galata Kulesi'nin gölgesinden İstiklal’in kalabalığına, tarihi binalardan kahve kokularına kadar her şey burada. Eski meyhanelerin hikâyeleri, sanat galerilerinin ferah duvarları, ara sokakların eski ve yeni yüzleri. Beyoğlu’nda İstanbul’un ruhu var; kendine özgü bir kaos, bir ahenk, her şeyin ve hiçbir şeyin buluştuğu bir dünya.

Pera Ermenice ne demek?
Ermenice’de "Pera", "karşı" demek. Fakat sadece fiziksel bir karşılık değil bu; biraz daha derin bir anlamı var. Şehrin merkezinden biraz uzak, biraz yabancı, biraz başka bir dünya gibi. Bir karşı duruş, bir başka bakış.

1983 Beyoğlu kimin?
Ah, 1983! Beyoğlu o yıl kimlerin değil ki? Şehrin sokaklarını gezen her adımın, her anının. İnsanlar değişir, yıllar geçer, ama Beyoğlu yerinde kalır. O yıl, her sokak, her anı, İstanbullulara ve bu semte gönül veren herkese aitti.

Beyoğlu ve Taksim aynı yer mi?
İkisi komşu, iki eski dost. Taksim, Beyoğlu’nun kalbi gibi çarpar; ikisi de farklı ruhlarda ama aynı nehirde akarlar. Beyoğlu biraz daha geniş, tarih kokan, her köşesi bir anıyla dolu. Taksim ise biraz daha modern, şehrin hızını taşıyan bir merkez.

Beyoğlu'nda kaç tane mahalle var?
Beyoğlu’nun her bir köşesi, ayrı bir dünya. Kaç mahalle var, derseniz? Tam 45! Her birinin sokaklarında ayrı bir hikaye saklı. Yani, Beyoğlu'nu gezmek, her seferinde başka bir mahallede kaybolmak demek.

Kasımpaşa ismi nereden gelir?
Kasımpaşa'nın adı, Kanuni Sultan Süleyman’ın en sevdiği paşalarından biri olan Kasım Paşa’dan kalma. Bir zamanlar o kıyılarda dolaşan bir askerin, bir paşanın izi belki de. Bugün hala semtin adı, o eski günlerin hatırasını yaşatıyor.

Eski dilde Pera ne demek?
Eski Yunanca’da “Pera”, karşı yaka demek. Bu şehrin diğer yüzü, Boğaz’ın öte yakasından göz kırpan bir başka İstanbul. Biraz gizemli, biraz mesafeli, ama her zaman merak uyandıran bir masal gibi.

Hoş geldiniz
Oturum Aç Kayıt Ol