Karadeniz’in derinliklerinde bir ülke düşünün, tarihin tozlu sayfalarından sıyrılıp modern dünyaya meydan okuyan: Gürcistan. Dağların bulutlarla dans ettiği, şehirlerin taş sokaklarında tarihin ayak izlerini bıraktığı, insanların şarabı hayat felsefesi gibi benimsediği bu coğrafya, alışılmışın çok ötesinde bir deneyim vadediyor. Gürcistan, klasik rotaların dışına çıkmak isteyenler için tam anlamıyla bir keşif yolculuğu.
Göz alıcı mimarisi, gece gündüz akan enerjisi ve asi ruhuyla Tiflis, tam anlamıyla modernin ve tarihin harmanı. Narikala Kalesi’ne çıkıp bu deli dolu şehre yukarıdan bakarken, Eski Tiflis’in kıvrımlı sokaklarında kaybolmak bir zorunluluk. Barış Köprüsü, hem geçmişin hem de geleceğin bir simgesi gibi şehirde süzülüyor. Rustaveli Bulvarı ise bir şehir caddesinden çok, şehrin kalbi gibi. Her adımda farklı bir dünya sizi bekliyor.
Eğer zamanda yolculuk diye bir şey varsa, Mtskheta bunun biletidir. Gürcistan’ın kutsal başkenti olan bu şehir, her taşında bir hikaye saklıyor. Svetitskhoveli Katedrali, Jvari Manastırı... Bunlar sadece yapılar değil, tarihin ta kendisi. Gürcistan’ın ruhunu derinlemesine hissetmek istiyorsanız buraya mutlaka adım atmalısınız.
Batum, Karadeniz’in enerjisini damarlarında taşıyan bir şehir. Sahil boyunca yürüyüp, Ali ve Nino Heykeli’nin dramatik aşk hikayesiyle iç içe geçmek bir Batum klasiği. Şehrin botanik bahçesi ise doğanın en egzotik tonlarını gözler önüne seriyor. Gece hayatı mı? Batum geceleri hiçbir zaman bitmez. Burası, sabahın ilk ışıklarına kadar süren bir macera.
Kafkas Dağları’nın gölgesinde, doğanın sınır tanımadığı bir yer: Kazbegi. Gergeti Trinity Kilisesi’nin bulunduğu tepe, adeta bir kartpostal gibi. Dağlar, vadiler, uçsuz bucaksız manzaralar... Burası doğanın hüküm sürdüğü, insanın küçük bir detay olduğu o nadir yerlerden biri. Hadi, Kazbek Dağı’nın zirvesine tırmanma hayalini kurmaya başla.
Svaneti, yalnızca bir bölge değil, başka bir dünya. İzole, yabani ve özgün. Mestia’nın taş evleri ve mistik havası sizi başka bir zamana götürürken, Ushguli’de hayat duruyor. Svan Kuleleri’yle çevrili bu büyüleyici köylerde, Gürcistan’ın en eski gelenekleri hala yaşıyor. Kültür, tarih, doğa ve biraz da esrarengizlik... İşte Svaneti.
Kutaisi, sadece Gürcistan’ın değil, tarihin en eski tanıklarından biri. Bagrati Katedrali’nin ihtişamı ve Gelati Manastırı’nın mistik atmosferi, sizi kendine çeker. Ama Kutaisi’deki asıl sürpriz yeraltında saklı: Prometheus Mağarası. Bir başka dünyaya açılan bu mağarada, doğanın yarattığı büyülü güzellikleri keşfetmek için cesur olun.
Stalin’in doğum yeri olarak bilinen Gori, geçmişle yüzleşmeye hazır olanlar için. Stalin Müzesi, bu tartışmalı liderin hayatına derinlemesine bir bakış sunuyor. Ama asıl cevher, kayaların içine oyulmuş Uplistsikhe Antik Kenti. Burada tarihe dokunmak, adeta bir zorunluluk.
Şarapla özdeşleşen bir bölge: Kakheti. Gürcistan’ın üzüm bağlarıyla dolu bu cennet köşesinde, şarap yalnızca bir içki değil, bir yaşam tarzı. Sighnaghi’nin romantik havasında kaybolun, Telavi’nin geniş üzüm bağlarında yürüyün. Tüm bunlar, Gürcistan’ın size sunduğu tatlardan sadece birkaçı.
Kaplıcalarıyla ünlü Borjomi, bir sağlık mabedi. Borjomi-Kharagauli Milli Parkı’nda yapacağınız bir yürüyüş, doğanın size sunduğu en iyi terapi olacak. Mineralli sularıyla şifa bulurken, Borjomi’nin huzurlu atmosferi sizi sarıp sarmalayacak.
Zugdidi, Gürcistan’ın batısında tarihle doğanın iç içe geçtiği bir şehir. Dadiani Sarayı, eski ihtişamını hala koruyor ve Zugdidi Botanik Bahçesi’nde doğayla buluşmak için harika bir fırsat sunuyor. Martvili Kanyonu ise doğa severler için adeta bir açık hava müzesi. Tekneyle kanyonun derinliklerine doğru ilerlerken, doğanın gücüne tanıklık edeceksiniz.
Klasik rotalardan sıkıldınız mı? O zaman Gürcistan sizin için biçilmiş kaftan. Tiflis’in hareketliliğinden, Svaneti’nin izole dağ köylerine kadar her köşe bambaşka bir hikaye anlatıyor. Gürcistan, sadece bir tatil değil, bir macera.
Tarih mi, doğa mı yoksa lezzet mi? Gürcistan’da hepsi bir arada. Gürcü şaraplarının dünyaca ünlü olmasının bir nedeni var: Her bir yudum, bu toprakların ruhunu taşıyor. Khachapuri ve Khinkali’nin tadına bakmadan dönmek, resmen bir eksiklik olur!
Gürcistan’ı görmek için en güzel zamanlar ilkbahar ve sonbahar. Doğanın en güzel renklerini sergilediği bu dönemler, Gürcistan’ın büyüsünü en yoğun şekilde hissettirecek.
Gürcistan, keşfetmeye doyamayacağınız bir ülke. Ama vaktiniz kısıtlıysa 7-10 gün, bu güzelliklerin bir kısmını tatmanız için yeterli olacaktır.
Gürcistan’a gitmek için pasaport mu? Gerek yok! Sadece kimliğinizi alın ve maceraya hazır olun. Sağlık sigortası yaptırmayı da ihmal etmeyin, ne olur ne olmaz.
Maalesef Türk Lirası burada pek geçmiyor. Gürcistan Larisi (GEL) kullanmanız gerekecek. Yanınıza biraz döviz almayı unutmayın!
Gürcistan’da işinizi kolaylaştıracak en iyi seçenek USD veya EUR. Bu dövizleri Gürcistan’da rahatlıkla Larisi’ye çevirebilirsiniz.
Bu ülkede vakit geçirmenin sınırı yok. Ancak ortalama 7-10 gün, Gürcistan’ın önemli köşelerini keşfetmek için ideal bir süre.
Gürcistan’ın resmi dili Gürcüce. Ancak merak etmeyin, turistik bölgelerde İngilizce ve Rusça bilenlere sıkça rastlayacaksınız.
Batum’a girişte herhangi bir ücret alınmıyor. Ama şehirdeki bazı özel turistik alanların ücretlerini önceden kontrol etmek iyi olabilir.
Tatilox Turizm Acenteliği Organizasyon İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi © 2023
