Mardin, hem tarih hem de lezzet... Hem de bambaşka bir yer. Yüzyıllardır kültürlerin buluştuğu bu topraklar, mutfağına da taşımış bu zenginliği. Süryani, Arap, Kürt kültürleri bir araya gelmiş, baharatlarla harmanlanmış. Mardin'e gitmişken, ne tatmalı derseniz, işte size birkaç öneri. Ama acele etmeyin, her lokma başka bir hikâye anlatır.
Bu yemek, Mardin’in mutfak kraliçesi adeta. Kuzu kaburgasının içine, pirinç, badem, kuş üzümü doldurulmuş. Sonra yavaş yavaş fırında pişmiş. Düğünlerde, bayramlarda, özel günlerde sofralarda yerini alır. O aroma, bir kere tattınız mı unutulmaz.
İçli köfte ama Mardin usulü. İnce bulgurdan yapılır dışı, içi et ve baharatla doldurulur. Haşlanır ya da kızartılır. İnce bulguru öyle bir işlerler ki, yerken inceliğine hayran kalırsınız. Hem meze olarak hem de ana yemek.
Küçük soğanların içine kıyma doldurulur, odun ateşinde pişer. Kokusu yayılır, soğuk havalarda bile içinizi ısıtır. Özellikle kış aylarında, sıcak ekmekle, bir de o koku... Bir başka olur.
Mardin’in pidesi, kıymalı, soğanlı iç harçla doldurulmuş. Yarım ay şeklinde kapatılır, taş fırında pişer. Çay saatlerinde ya da yemeklerin yanında bulunur. Hem doyurur hem de lezzet.
Bulgur köftesi ama haşlanmıyor, fırında pişiyor. İçinde et, ceviz, soğan var. Üzerine yoğurt dökülüp servis edilir. Misafirlere sunulan bir lezzet.
Tatlı mı? Harire var. Un, pekmez, baharat... Kış aylarında enerji versin diye yenir. Tatlı ama ağır değil, hafif bir şey. Çayın yanında ne güzel gider.
Yemekten sonra bir fincan Mırra. Küçücük bir fincan ama içindeki kahve bir başka. Sert, ağır, birkaç damla içilir. Uzun süre kaynatılmış, ritüeli var bu kahvenin. Mardin’de önemli misafirlere sunulur.
Bademler, şekerle kaplanmış, rengarenk olmuş. Bayramlarda ikram edilir genelde. Göz alıcı, tatlı bir atıştırmalık. Hem de sevdiklerinize hediye.