Mesudiye... Adını duyduğunuzda, aklınızda beliriveren şeyler sadece yeşilin bin bir tonu, gizli göller ve dağlardan süzülen tertemiz hava olmalı. Karadeniz’in kalbinde saklı bir cennet burası. Her köşesinde bir keşif, her adımda bir sürpriz saklı. Eğer siz de buraların büyüsüne kapılmaya hazırsanız, sizi bekleyen harika bir yolculuğa çıkıyoruz. Hadi, kalbinizin derinliklerinde doğa ile buluşmaya ne dersiniz?
Göller Yaylası’na adım attığınızda, kendinizi bir masalın içinde bulabilirsiniz. Evet, her köşesi cidden bir masal sahnesi gibi. Üç göl… Huzurla, sessizce etrafını saran doğanın kucaklayıcı havası. Burada her şey yavaşça akıyor; göletlerin suyu, rüzgarın hafif esintisi, çiçeklerin dansı… Sadece birkaç adım atarak tüm bu güzelliklere kavuşuyorsunuz.
Burada yürüyüş yaparken, sadece adımlarınızı değil, zihninizi de dinlendirebilirsiniz. Doğanın bu huzurlu köşesinde kaybolmak, bütün dertlerinizi geride bırakmak mümkün. Belki bir çadır kurar, geceyi yıldızlar altında geçirirsiniz… Ne dersiniz, bu huzur dolu adımı atmaya var mısınız?
Mesudiye, sadece doğa severler için bir cennet değil, aynı zamanda keşfe çıkan ruhlar için bir davet… Ormanlar, her köşesinde yeni bir hikaye anlatıyor. Ormanın derinliklerine doğru adım attığınızda, her ağaç bir başka dünyayı saklıyor gibi gelir. Kuşların şarkıları, yaprakların hışırtısı… Burada her şey sesini duyurur.
Bütün o yürüyüş parkurlarını keşfederken, doğanın o huzur veren kokusunu içinize çekin. Adım adım bir masala doğru ilerliyorsunuz sanki. Eğer bir doğa aşığıysanız, bu ormanlar sizi bekliyor. Ormanın gölgesinde kaybolan saatler, size sadece huzur ve taze bir başlangıç bırakır.
Ve işte karşınızda Mesudiye'nin en gizemli melodisini çalan Çiseli Şelalesi… Suyu bir çise gibi düşerken duyduğunuz o huzurlu sesi… Ah, ne kadar da büyüleyici! Şelalenin etrafındaki o büyülü atmosfer, adeta sizi içine çekiyor. Burada oturup suyun melodisini dinlerken, zamanın nasıl geçtiğini anlamayabilirsiniz.
Doğayla baş başa kalabileceğiniz bu köşe, her mevsim bir başka güzellik sunuyor. Suyu izlerken, belki de bir düşünceye dalar, kaybolan bir anı hatırlarsınız. Bu nokta, kendinizle baş başa kalmak için mükemmel bir fırsat.
Mesudiye’nin merkezine geldiğinizde, şehrin koşturmacasından çok uzak, dingin bir yaşamın izlerini bulacaksınız. Her köşe, geleneksel Karadeniz yaşamının izlerini taşıyor. Burada, köylülerle sohbet edebilir, organik ürünlerin satıldığı tezgâhlarda kaybolabilirsiniz. Taze tereyağı, köy peyniri, bal… Her biri, bu toprakların sunduğu doğal lezzetler.
Ve belki, bir yandan yerel bir çayı yudumlarken, köydeki hayatın ne kadar sakin olduğunu fark edersiniz. Burası, yaşamın yavaş aktığı, anın tadını çıkarabileceğiniz bir köşe.
Kuyumcu Tepesi... Burası, Karadeniz’in en derin manzarasını gözler önüne seriyor. Yüksek bir tepeden bakarken, etrafınızdaki doğa sizi büyülüyor. Dağlar, ormanlar, vadiler... Hepsi bir araya gelip mükemmel bir tablo oluşturuyor. Ve siz, bu tablonun tam ortasında, bir yudum hava alırken, adeta tüm dünyadan kopmuş hissediyorsunuz.
Her mevsim başka bir renk, başka bir doku. İster baharda, ister kışın… Kuyumcu Tepesi, her zaman keşfedilecek bir başka güzellik sunuyor.
Aktaş Yaylası, doğa ile iç içe bir yaşam arayanların uğrak noktası. Yükseklerde bir huzur rüzgarı estikçe, etrafınızdaki manzara daha da büyüleyici hale geliyor. Sadece birkaç adım atarak, kendinizi bambaşka bir dünyada bulabilirsiniz. Bir yanda yeşil vadiler, bir yanda uzanıp giden dağlar… Burası, sükûnetin yansıması.
Yaylaların serin havası ve masum güzelliği, zamanın ne kadar hızlı geçtiğini unutturur. Birkaç günlüğüne bu sakinliğe sığınmak, kesinlikle ruhu dinlendiren bir deneyim.
Büyük Çatak Deresi… Burada doğa, sessizce dans eder. Su kenarında yürürken, adımlarınız suyla buluşur. Şelalelerin sesi, size doğanın kalbinden gelen bir melodi gibi çalar. Ve siz, sadece dinlersiniz.
Burası, bir yürüyüşe çıkmak ve suyun soğuk serinliğinde ferahlamak için ideal. Suyun sesiyle zamanın nasıl geçtiğini anlamayabilirsiniz.
Ordu Mesudiye'nin neyi meşhur?
Mesudiye'nin meşhurluğu, yemyeşil doğasıyla ve rüzgârın dans ettiği yaylalarıyla başlar. Ama en çok "Gilik Peyniri"yle ünlüdür burası. O peynir, sadece peynir değil; dağlardan, göllere, yaylalara kadar her yeriyle bir tutku gibidir. Hani o peyniri dilinizde hissettikçe, bir daha ne şehir ne de beton yollar hatırlanır!
Ordu Mesudiye Kürt mü?
Mesudiye, bir mozaik gibi. İçinde birçok kültürün, birçok rengin izleri var. Burada Kürt nüfusu da var, ama tek değil; Türk, Çerkes, Laz, her biri yerleşmiş, her biri doğayı kucaklamış. Zaten, Mesudiye'nin ruhu, barış, kardeşlik ve doğayla iç içe yaşamaktan gelir.
Mesudiye Sivas'tan ne zaman ayrıldı?
Bir zamanlar Sivas'a bağlıydı, tıpkı bir yavru kuş gibi. Ama 1954'te, Mesudiye kendi kimliğini buldu ve Ordu'nun bir ilçesi oldu. Belki de o zaman doğa, ona "artık özgürsün" dedi. O günden sonra, kendi yolunu çizmeye başladı, dağlarına ve yaylalarına aşkla sarılarak.
Ordu Mesudiye'de yaşayan Türkler hangi boydan?
Mesudiye'deki Türkler, genellikle Oğuz boylarından gelir. Yani, Bozoklar, Kayılar ve Alplerin torunlarıdır. Ama burada her biri, dağlarla, göllerle iç içe geçmiş, özgün bir yaşam tarzı bulmuş. Boylar bir kenara, gönüller bir olmuş.
Ordunun hangi tatlısı meşhur?
Ordu’nun tatlı dünyasında "Karadut Şekeri" başkadır! O tatlı, sanki Karadeniz’in yeşilini, dağlarının serinliğini ve güneşini yediğiniz bir anıdır. Her lokmada bir parça doğa, bir parça huzur. Karadutların, şekere dönüşmesiyle ortaya çıkan bu tat, ağızda iz bırakır.
Mesudiye nasıl bir yer?
Mesudiye, doğanın büyüsüne kapıldığınız bir yer. Burada doğa öyle derin, öyle gizemlidir ki, her köşe sizi başka bir maceraya sürükler. Her adımda bir başka manzara, her bakışta başka bir tablo… Dağların sesini duyar, rüzgarın içinde kaybolur, yaylalarda huzur bulursunuz. Burası, zihinleri dinlendiren, ruhları okşayan bir cennet köşesidir.
Mesudiye adı nereden gelir?
Mesudiye, bir rivayete göre, “mesut” yani mutluluk kelimesinden türetilmiştir. Bu topraklarda huzur, mutluluk ve barış her şeyin ötesindedir. Belki de adını, doğanın içinde kaybolan huzurdan almıştır, kim bilir?
Gilik peyniri nedir?
Gilik peyniri, Mesudiye’nin en özel hediyelerindendir. Dağlarda yayılan hayvanlardan, organik sütlerden yapılır. Yoğun, tuzlu ve bir o kadar da lezizdir. O peynirin tadı, yayla havasıyla birleşince, bir ömre bedel olur. Sadece bir peynir değil, bir yaşam tarzıdır.
Ordu'da ne yemeli?
Ordu'da "Karadeniz pidesi" yemelisin, mutlaka. Tereyağıyla, peynirle, yumurtayla… Her lokmada Karadeniz’in denizini, dağlarını ve rüzgarını hissedersin. Ayrıca "Kuymak"ı da unutma! Bir parça mısır ekmeğiyle birlikte, aklını başından alacak kadar enfes. Ordu’nun mutfağı, Karadeniz’in lezzetli sırlarını sunar.
Ordu Mesudiye'de ne yetişir?
Mesudiye, tam bir tarım cennetidir. Burada, her şeyin en organiği yetişir. Yaylalarda, elma, armut, kiraz ve üzüm gibi meyveler dalında olgunlaşırken, dağlarda karalahana ve nohut gibi sebzeler doğanın kollarında büyür. Ama en başta Gilik Peyniri için kullanılan sütlerin geldiği yayla çiçekleri ve otlar… İşte bunlar, bu toprakların sırlarıdır.