Bir zamanlar, yüzyılların içinden geçen büyük bir imparatorluk vardı: Osmanlı. O ihtişamlı dönem, saraylar, camiler, köşkler ve görkemli minarelerle şekillenmişti. Ama ne yazık ki, zaman bu ihtişamı yavaşça silmiş olsa da, geriye bir şeyler bırakmış; bir iz, bir anı, bir öykü… Eğer geçmişin derinliklerine inmeyi, tarihle iç içe olmayı seviyorsanız, Osmanlı’nın izinde bir yolculuğa çıkmak için şimdi tam zamanı! Hazırsanız, adım adım o izleri takip edelim.
İstanbul… Kim bilebilir ki, bu şehirde ne kadar çok sır saklanmış? Osmanlı’nın başkenti, her adımda tarihin nefesini duyabileceğiniz bir yer. Topkapı Sarayı’na adım attığınızda, sanki zaman durmuş gibi… Kapalı kapılar, içi hazinelerle dolu odalar… Padişahların gözlerinden bakarak, İstanbul’un altın göğünü izlersiniz. Süleymaniye Camii’nin kubbesi, göğe doğru yükselirken, o büyüleyici silüetinin altında tarihin derinliklerine dalarsınız.
Ve tabii ki Süleymaniye Camii… Mimar Sinan’ın bir zamanlar gökyüzüne taş attığı, zamanın kuytularına dokunan muazzam yapıtı. Burada, her taş bir efsane, her halısı bir zaman tüneli gibi.
Topkapı Sarayı: Padişahların hükümet ettiği, altın ve değerli taşlarla süslü odalar… Burada, zaman geri döner ve tarihin derinliklerine açılan kapılar aralanır.
Süleymaniye Camii: Adeta bir rüya gibi yükselen kubbe, gökyüzüyle buluşuyor. Sinan’ın ustalığının bir parçası… Zamanın ötesine geçiyorsunuz.
Bursa, bir zamanlar Osmanlı'nın beşiğiydi. Yeşil Camii’nin zarif çinilerinin arasından bakarken, ilk adımlar atılıyordu bu topraklarda. Yeşil Türbe'nin huzur veren atmosferinde, Osmanlı’nın ilk yıllarına bakmak… Bir zamanlar bu topraklarda şehzade yetiştirilir, padişahlar doğar, büyür ve ölümsüzleşirdi. Bursa’da, her köşe başı Osmanlı'nın bir izini taşır. Dağlar, hanlar, çarşılar… Bursa, zamanın arka planında sessiz bir şahit gibi kalır.
Yeşil Camii: Yüksek minaresiyle, şehre ve tarihe meydan okur. Burada, her duvarın, her çininin hikayesi vardır.
Cumalıkızık Köyü: Osmanlı köy yaşamını adım adım keşfetmek, geçmişin sesini duymak için en doğru adres. Her taş, bir hatıra fısıldar.
Edirne… Huzurun, zaferin ve kayıpların kucaklaştığı bir şehir. Selimiye Camii'nin kubbesinin gölgesinde, o görkemli mimarinin içinde, zaman adeta durur. Edirne Sarayı, padişahların dinlendiği, kendi iç yolculuklarını yaptığı zarif bir yerdi. Edirne, Osmanlı’nın ihtişamını taşır, göğsünüzde bir gurur, geçmişin ağır nefesini hissedersiniz.
Konya, yalnızca Mevlana’nın şehri değil. Selçuklu’dan Osmanlı’ya uzanan, derin bir tarihin buluşma noktası. Mevlana Müzesi, her köşesinde bir mana arayışını, bir huzuru barındırıyor. Alaeddin Camii, minaresinin yüksekliğinde, yüzyıllara meydan okur. Konya, Osmanlı’dan önceki izlerin ve Osmanlı’nın altın yıllarının buluştuğu bir şehir.
Manisa, Osmanlı’nın padişah yetiştirdiği şehir. Manisa Kalesi, eski zamanların güçlü ruhunu taşır. Sultan Camii’nin gölgesinde, Osmanlı’nın gündelik yaşamını izlerken, her anı bir öykü gibi hissedersiniz. Her adımda, bir padişahın adımlarını takip ediyorsunuz sanki. Manisa, geçmişin mührünü taşıyan bir şehirdir.
Mardin… Taşlar burada başka bir dil konuşuyor. Yüzyılların derinliklerinden gelen her duvar, her bina, Osmanlı’nın güney sınırındaki etkisini hala taşıyor. Kasımiye Medresesi, taşla yazılmış bir öykü gibidir. Mardin’in dar sokaklarında, taş evler ve minaresiyle, geçmişin rüzgarı sizi sarar.
Ve nihayet, Batı’daki penceremiz: Saraybosna. Burada, Gazi Hüsrev Bey Camii’nin gölgesinde Osmanlı’nın batıya açılan kapısını hissedersiniz. Baščaršija Çarşısı'nda kaybolurken, her adımda Osmanlı’dan kalma izler sizinle. Bu şehir, geçmişin ve bugünün dans ettiği bir yer. Burada, her taş bir hatıra, her sokak bir öyküdür.
İstanbul'un en tarihi yeri neresi?
İstanbul'da tarih öyle geniş ki, bir yerin en tarihi olduğunu söylemek zor. Ama bence Topkapı Sarayı birinciliği hak ediyor. Burada, padişahların yaşamına dokunursunuz, her köşe, bir zamanın hatırasıdır. Minik bir adım, büyük bir tarihi yolculuğa çıkarır sizi… Geçmişin tüm ihtişamı Topkapı’da bir araya gelir!
Tarihi yerlerimiz nelerdir?
Ah, tarihi yerler… Nereden başlasak ki? Ayasofya, yüzyıllara meydan okur, Süleymaniye Camii’nin kubbesinde gökyüzüyle dans edersiniz, Yerebatan Sarnıcı'nda suyun derinliklerine inerken tarih sizi sarar. Galata Kulesi bir zamanlar gözetleme kulesiydi, şimdi geçmişin gözlerinden bakar İstanbul’a. Karaköy’de zamanın izleri var, Dolmabahçe Sarayı’nda ise büyüleyici bir zarafet.
Tarihi eserler nelerdir 10 tane?
İstanbul'da kaç tane tarihi eser vardır?
İstanbul, adeta bir tarih hazinesi. Resmi verilere göre, yaklaşık 2000'in üzerinde tarihi eser bulunuyor. Her adımda geçmişin izlerine rastlayabilirsiniz; bir sokak, bir taş, bir duvar, size bir öykü anlatır.
İstanbul'un en eski semti neresi?
Zamanın içinde kaybolmak istiyorsanız, Fatih’e adım atmalısınız. İstanbul’un kalbi, adeta Constantinople’nin ilk tohumları burada atıldı. Her köşe, her bina bir hikaye taşır. Eski İstanbul’un sırrını keşfetmek isteyenlerin buluşma noktası burasıdır.
İstanbul’da hangi doğal ve tarihî güzellikler bulunuyor?
İstanbul’da tarih doğayla iç içe. Boğaziçi, iki kıtayı kucaklar, denizle zaman buluşur. Çamlıca Tepesi, şehri kuş bakışı izlerken, İstanbul'un tüm ihtişamına tanık olursunuz. Gülhane Parkı, sarayların bahçesine dokunan huzur. Emirgan Korusu, rengarenk çiçeklerin sarıldığı, zamanı unutturacak bir cennet. Büyükada ise eski zamanların sakinliğini taşır.
Türkiye'nin en eski tarihi yeri neresi?
Türkiye’nin en eski yeri, zamanın kalp atışlarını en derinden hissettiren Çatalhöyük. Neolitik döneme ait bu alan, insanlık tarihinin başladığı yerlerden biri. Binlerce yıl öncesinin hikayeleri, toprakla göğüs göğüse gelir burada.
İstanbul'un nereleri meşhur?
İstanbul, her köşesiyle meşhur. Ama öne çıkanlar var elbette. Taksim Meydanı, şehrin ruhunu hissedersiniz burada. Beyoğlu’nun sokağında kaybolur, geçmişi ve geleceği bir arada bulursunuz. Kapalıçarşı, her dükkanın içinde bir geçmiş saklıdır. Kadıköy, asla uyumayan bir başka İstanbul, geçmiş ve modernin buluştuğu nokta.
10 tane doğal güzellik ve nerede oldukları?
İstanbul'un kaç yıllık tarihi var?
İstanbul’un tarihi, 2500 yılı aşan bir yolculuk. Nehir gibi akıp gitmiş zaman, her köşesinde bir öykü bırakmış. Byzantion’dan Constantinople’e, oradan İstanbul’a… Bir şehir, üç ismin arkasında büyüleyici bir geçmiş saklar.