Sığacık… Ege’nin o kadim mavi düşü. İzmir’in sakinliğe dair sır gibi sakladığı beldesi. Seferihisar’ın bu masalsı köyünde yürümek, zamana meydan okumak gibi. Türkiye’nin ilk "Cittaslow" yani "yavaş şehir" unvanına sahip bu köy, koşuşturmanın yorulduğumuz gürültüsüne inat, derin bir nefes almak isteyenler için bir sığınak. Hazırsanız, bu Ege kasabasının samimi sokaklarında birlikte kaybolalım. İşte Sığacık’ta keşfedecekleriniz…
Bir zamanlar Osmanlı'nın göz bebeği olan bu kale, şimdi her sokağıyla ziyaretçilerini kendi hikayesine davet ediyor. 16. yüzyılda inşa edilmiş bu surlar, sanki Sığacık’ın ruhunu saklıyor. Dar sokaklarda yürürken çiçeklerle bezeli eski taş evlerin arasından geçerken bir başka dünyaya ait hissediyorsunuz. Hele bir de hafta sonuysa, Sığacık Pazarı tüm canlılığıyla kale içinde boy gösteriyor. El emeği göz nuru ürünler, rengarenk sebzeler, reçel kokuları… Burası bir pazar değil, adeta bir renk cümbüşü!
Her Pazar, bu küçük kasaba büyük bir festivale dönüşüyor. Öyle ki, Ege’nin bereketli topraklarından fışkırmış ne varsa burada bulabilirsiniz. Zeytin, peynir, yerel halkın kendi elleriyle hazırladığı reçel ve börekler… Hangi birini anlatayım? Taze gözlemenin kokusunu takip edin, bir de mandalinanın mis gibi kokusunu soluyun. Sığacık Pazarı, alışveriş değil bir yaşam deneyimi sunuyor.
Ve işte Dionysos’un diyarı: Teos Antik Kenti. Burada, binlerce yıl öncesine dokunmak mümkün. M.Ö. 1000'lerde kurulan bu şehir, şarap tanrısı Dionysos’un kenti olarak anılır. Tapınak kalıntıları, devasa surlar, antik tiyatro… Bir taşın gölgesine oturup gözlerinizi kapattığınızda antik dünyanın fısıltılarını duyarsınız sanki. Hele gün batarken, Teos’taki o altın rengi ışık, insana zamanın ötesinde bir huzur verir.
Deniz dediğin Akkum’da başka parlar. Mavi bayrağını dalgalarla selamlayan bir deniz burası; tertemiz, berrak, dingin. Sığ sularında çocuklar oyunlar kurarken, siz de sahilin huzurunda kaybolursunuz. Su sporlarına da elverişli bir plaj Akkum. Suya atılan her kulaç, insanı yeniler burada. Sığacık’ın masmavi kıyısında denizle kucaklaşmak için Akkum’dan güzeli yok.
Kalabalıktan azıcık kaçmak, doğayla yalnız kalmak isteyenler için ise Akarca Plajı. Sığacık’ın yanı başında, kendi sessiz köşesinde sakince uzanır. Geceleri kamp kuranlar, denizin huzurunu yıldızlarla paylaşanlar… Doğanın kollarında, tatilin en yalın halini yaşarsınız burada. Ege’nin esintisiyle sahilde uzanıp, tüm dertleri rüzgara savurun.
Bir liman düşünün, günün her saatinde ayrı bir hikaye anlatır. Balıkçı tekneleri, ufukta süzülen yelkenliler ve kıyıya dizilmiş minik kafeler… İşte burası Sığacık Limanı. Limanın deniz kokusunu soluyarak bir yürüyüş yapın, ya da bir kafede Ege’nin meşhur otlarını tadın. Limanın her köşesi, Ege’ye dair küçük bir hatıra bırakır size. Hele ki güneş batarken…
Mandalina bahçeleri… Sığacık’ın en eski dostları. Özellikle Ekim ve Kasım aylarında bu bahçelerdeki ağaçlar altın gibi meyvelerle bezenir. Turuncu rengin hakim olduğu bir manzara eşliğinde yürümek, hayatı bir nebze de olsa yavaşlatır. Bahçelerin arasındaki o ferah turunçgil kokusu, insana baharın tazeliğini yeniden hissettirir.
Doğanın kucağında huzur arayanlar için Ekmeksiz Plajı. Maviyle yeşilin dans ettiği, koruma altındaki bir sahil burası. Piknik yapabilir, temiz denizin tadını çıkarabilirsiniz. Ekmeksiz Plajı, sadece bir plaj değil, doğanın insana sunduğu huzurun ete kemiğe büründüğü bir yer.
İzmir Sığacık neyi meşhur?
Ah, Sığacık… Nereden başlasam ki? Surlarının içine sakladığı eski taş evlerinden mi, mandalina kokusuyla yıkanmış sokaklarından mı? Pazarındaki el yapımı reçeller, Ege'nin deniz tuzu kokan otları, taptaze zeytinleri... Hele o kale içinde kurulan pazar, işte o Sığacık'ın kalbi. Sanırsınız ki, burada hayat bir pazarda geçiyor; rengarenk, canlı, şen şakrak!
Sığacık'ta kaç gün kalınır?
Sığacık’ta zaman diye bir şey yok, öyle ki kendinizi unutur, birkaç günü Ege’nin kollarına bırakırsınız. Üç gün ideal, dört gün doyurucu. Ama ruhunuz hep kalacak gibi, ayrılmak istemeyecek. Bir kez burada kalanın, aklı hep Ege’nin o mavi düşünde kalır çünkü.
Sığacık'ta ne yenir?
Sığacık'ta bir şey yemek, Ege'nin lezzetlerini damakta hissetmektir. Zeytinyağlılar, otlar, deniz ürünleri… Limanda balık yerken bir yandan dalga sesleri gelir kulağınıza. Mandalinalı tatlılar, gözleme tezgahları, sıcacık peksimetler... Ne yerseniz tadı bir başka olur burada, çünkü Sığacık’ta yemek, aslında küçük bir seremoni.
Seferihisar Sığacık aynı yer mi?
Birbirlerine komşu iki dost aslında; Sığacık, Seferihisar'ın gizli hazinesi gibi. Seferihisar ilçesinin sevimli bir mahallesi. Seferihisar ana liman, Sığacık ise Ege’nin bu saklı koyunda, biraz daha mahrem bir sır gibi.
Sığacık'ta hangi dizi çekildi?
Ege’nin mavi düşü, birkaç sahneye sığar mı? Ama ‘Ege’nin Hamsisi’ dizisi, işte o tadı birazcık da olsa yakalamış. Renkli sokaklarında çekilen sahnelerle, Sığacık’ın şirin ruhunu televizyon ekranlarına taşıdı. Ekranda izlerken bile, kendinizi o sahillerde yürüyormuş gibi hissedersiniz.
Sığacık pazarı hangi gün kuruluyor?
Pazar günü, Sığacık'ın en heyecanlı günü! Her Pazar, taş sokaklar el işi takılarla, renkli sebzelerle, baharat kokularıyla dolar taşar. Bir pazardan fazlası; adeta Sığacık’ın yüreği gibi. Gidip de eli boş dönmek mümkün değil.
Sığacık ne alınır?
Alınacak o kadar çok şey var ki… Mandalina reçeli başta gelir; sonra, zeytin ve zeytinyağı, el yapımı sabunlar, renkli seramikler… Ege'nin her köşesinde hayat bulan bu küçük hatıraları alın, evinize Sığacık’ın ruhunu taşıyın.
Sığacık deniz suyu soğuk mu?
Ege denizi soğuk olur derler ama Sığacık’ın suyu tatlı bir serinlikte karşılar sizi. Ne caydırıcı bir soğuk, ne bunaltıcı bir sıcak. Yazın en yakıcı sıcağında bile serinletir sizi, ruhunuzu arındırır o turkuaz sular.
Seferihisar neyi ile ünlü?
Seferihisar, sakinliğiyle ünlü. Türkiye’nin ilk ‘Cittaslow’ yani ‘yavaş şehir’ unvanını taşır. Mandalinaları, zeytinyağı, Teos Antik Kenti... Sakin sokaklarında yürürken, her köşesi sanki “Hızını kes, yaşamı hisset” der gibi.
Sığacık’ta nerede denize girilir?
Akkum Plajı, Ekmeksiz Koyu… Her biri, Ege’nin en nadide köşelerinden bir parça. Akkum’un mavi bayraklı tertemiz sularında yüzmek, Ekmeksiz Koyu'nun yemyeşil doğasında denize girmek… Sığacık’ın koyları, her kulaçta insanı biraz daha derinlere, biraz daha huzura götürür.