Sofya, Bulgaristan’ın kalbinde yer alan, tarihi ve kültürel zenginliğiyle öne çıkan, keşfe değer bir başkent. Osmanlı’dan Rus İmparatorluğu’na kadar birçok medeniyetin izlerini taşıyan bu güzel şehir, hem modern hem de geleneksel yönleriyle her gezgini etkileyecek türden.
İşte Sofya’da görülmesi gereken başlıca yerler:
1. Aleksandr Nevski Katedrali
Sofya’nın simgelerinden biri. 19. yüzyılın sonunda, Bulgaristan’ın Osmanlı’dan bağımsızlığını kazanması anısına yapılmış. Heybetli kubbeleri ve iç dekorasyonuyla her geleni etkileyen bir yapısı var. İçeri girince, taş işçiliğinden vitraylarına kadar ne kadar özenli bir mimari eser olduğunu fark ediyorsunuz.
Burası şehrin kalbi, yaya trafiğiyle dolu capcanlı bir alışveriş caddesi. Butiklerden kafelere, restoranlardan mağazalara kadar her şey var. Vitosha Dağı’nın manzarası da cabası. Burada hem alışveriş yapabilir hem de yerel lezzetleri tadabilirsiniz.
Sofya’nın arkeolojik zenginliğine tanık olabileceğiniz, Bulgaristan tarihini gözler önüne seren bir müze. Bu müze aslında bir camiydi; 15. yüzyıldan kalma tarihi bir bina, bu da ayrı bir hava katıyor.
UNESCO Dünya Mirası listesine girmiş, 10. yüzyıldan kalma bir Ortodoks kilisesi. İçindeki freskler Orta Çağ’dan kalma ve gerçekten etkileyici.
Modern mimarisi ve etkinlikleriyle tanınan, Sofya’nın en büyük kültürel alanı. Sergiler, konserler, konferanslar derken, her türlü etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Çevresindeki parkta da yürüyüş yapabilirsiniz.
Şehir merkezinden hemen ulaşabileceğiniz Vitosha Dağı, doğa tutkunları için tam bir cennet. Yazın doğa yürüyüşleri, kışın kayak yapmak isteyenler için ideal. Sofya’nın panaromik manzarası ise gerçekten muhteşem.
Avrupa’nın en büyük sinagoglarından. Renkli vitrayları, özenli iç dekorasyonuyla dikkati çeken bir yapı. Aynı zamanda bir Yahudi Müzesi de var içinde, farklı kültürleri keşfetmek için güzel bir yer.
Sofya’nın en ünlü tiyatrosu. Neoklasik mimarisiyle büyüleyici bir havası var. Sanatseverler için tiyatro gösterilerinden operaya kadar birçok etkinliğe ev sahipliği yapıyor.
1913’te yapılan bu hamam artık müze olarak kullanılıyor. Tarihi mimarisi ve kaplıca havasıyla sizi adeta geçmişe götürüyor. Kaplıcaları ve termal suları oldukça popüler.