Sonbahar… Doğanın belki de en büyüleyici hâli. Ağaçlar birer tuvale dönüşüp altın, kırmızı ve turuncuya bürünürken, o hafif serin esintiler şehirlerin sokaklarında dolaşır. Seyahat için, kalabalık yaz günlerinin geride kaldığı, şehrin sakinliğe teslim olduğu bu mevsimden daha güzeli yok belki de. Gelin, sonbaharda huzur ve büyü arayanlar için önerilen şehirleri ve bu şehirlerdeki en keyifli rotaları keşfedelim.
Paris… Her mevsimde romantik ama sonbaharda bir başka. Şehrin bahçeleri, parkları adeta sarı yapraklarla bezeli bir tablo gibi. Seine boyunca bir yürüyüş, sonbahar romantizmi için size huzur dolu anlar sunar.
Tuileries Bahçesi: Louvre’un hemen yanı başında, altın sarısına bürünen bu bahçe, Paris’te sonbaharın büyüsünü görmek için harika bir başlangıç.
Montmartre: Dar sokakları, taş evleri ve en tepesindeki Sacré-Cœur Bazilikası ile Montmartre, sararmış yaprakları ve kendine özgü havasıyla bu mevsimde mutlaka ziyaret edilmeli.
Eski başkent Kyoto, Japonya’nın sonbahar “koyo” sezonunda rengârenk bir cümbüşe dönüşüyor. Sarı, kırmızı, altın her tonuyla sonbahar, şehri adeta baştan yaratıyor.
Arashiyama Bambu Ormanı: Sonbaharda kırmızı ve altın renkleriyle sarılı bu orman, huzur dolu bir yürüyüş ve hayran kalınacak manzaralar sunuyor. Togetsukyo Köprüsü ise bu büyüyü izlemek için ideal noktalardan biri.
Kinkaku-ji (Altın Köşk Tapınağı): Altın kaplı tapınağın bahçeleri, yapraklarla bezenmiş haliyle tam bir masal diyarı. Yansımalar suya düştüğünde, güzelliği katlanıyor.
Prag, gotik yapıları ve tarihi dokusuyla sonbaharda başka bir havaya bürünür. Şehrin taş sokaklarında dolaşırken, renklenen yapraklar arasında mistik bir atmosfere tanık olursunuz.
Charles Köprüsü: Sabahın ilk ışıklarıyla bir yürüyüş... Köprünün etrafındaki sararan yapraklar ve eski Prag manzarası, görenleri etkileyen bir güzellik sunuyor.
Old Town Square: Gotik binalar, Astronomik Saat Kulesi, Tyn Kilisesi… Meydanın sonbaharda altın yapraklarla kaplanmış hali, adeta bir tarih yolculuğu yaşatıyor.
New York sonbaharda başka bir kartpostal gibi. Sararan yapraklar, Central Park’ı romantizmin merkezi haline getiriyor.
Central Park: Bethesda Terası’nda göleti izleyin ya da Bow Köprüsü'nde bir yürüyüş yapın. Altın sarısı yapraklar, her adımda romantik bir manzara sunar.
Brooklyn Köprüsü: Altın tonlarıyla çevrili bu köprüden yürüyüş yapmak, New York’un sonbaharda ne kadar büyüleyici olduğunu bir kez daha gösterir.
Gotik atmosferiyle tanınan Edinburgh, sonbaharda sislerin içinde gizemli bir güzelliğe bürünür. Renk değiştiren yapraklar ve hafif bir sonbahar pusuyla şehri dolaşmak, tam bir masal gibi.
Arthur’s Seat: Bu antik volkanik tepe, şehri yüksekten izlemek için ideal. Sonbaharın tonlarıyla çevrili şehir manzarası, yürüyüşçüleri büyüler.
Royal Mile: Şehrin kalbinden geçen bu yolda yürürken, gotik kiliseler, tarihi binalar ve sararmış yapraklarla dolu bir sonbahar esintisi sizi tarihin içine çeker.
Budapeşte, sonbaharda ışıklandırılmış binaları ve Tuna Nehri kıyısındaki manzaralarıyla unutulmaz bir güzellik sunar. Nehir boyunca yapacağınız bir tekne turu, sonbaharın renk cümbüşüne en güzel noktadan tanık olmanızı sağlar.
Buda Kalesi: Buda Tepesi’nden sararmış yapraklar arasında şehri izlemek, sonbaharın renk cümbüşünü görmenin en iyi yollarından.
Parlamento Binası: Tuna kıyısında yer alan ikonik yapı, sonbaharda ışıklarla aydınlandığında tam bir görsel şölen sunar.