Ege Bölgesi’nin iç kesimlerinde, tarihi katman katman saklayan bir şehir Uşak. Antik çağlardan Osmanlı'ya, nice medeniyetin izleri burada. Doğanın ve tarihin sessiz bir dille konuştuğu, her adımda geçmişi fısıldadığı bu şehirde, keşfedecek öylesine çok şey var ki. İşte Uşak’ın başlıca gezi durakları:
Dünyanın en büyük kanyonlarından biri olarak bilinen Ulubey Kanyonu, Uşak’ın belki de en göz alıcı doğal miraslarından. Yaklaşık 77 kilometre, vadilerle dolu, her köşesinde doğanın gücü hissediliyor. Kanyonun derin ve dik yamaçları, yer yer mağaralar, sanki doğanın ustalıkla yarattığı bir tablo gibi. Yürüyüş yapar mı insan, cam terasta manzaraya mı dalar bilemez. Çevredeki köylerde, halkın hayatına da tanık olunabilir, tarihin nasıl aktığını görmek için.
Sivaslı ilçesinde, Helenistik dönemden kalma Blaundus Antik Kenti... Makedonya Krallığı zamanında kurulmuş, sonra Roma’nın eline geçmiş, her dönemde yeni katmanlar eklenmiş. Sur duvarları, tapınaklar, tiyatro, kaya mezarları. Her biri eski zamanların sessiz tanığı. Blaundus’ta bir yürüyüşe çıkmak, yalnızca tarih değil, görkemli doğanın bir parçası olma hissi de verir.
Uşak Arkeoloji Müzesi, Lidya dönemi eserleriyle adından söz ettirir, özellikle de Karun Hazinesi'yle. Karun Hazinesi’nin parçaları, Helenistik, Roma ve Bizans dönemine ait eserlerle yan yana sergilenir. Mücevherler, heykeller, objeler… Bu müze, tarihin katmanlarını sunar, Lidya Krallığı’nın görkemine dair ipuçları verir.
Banaz Çayı üzerinde, Frigyalılar döneminden kalma Cilandiras Köprüsü. 2500 yıl geçmiş ama hala orada, taşlarıyla sağlam bir duruş sergiler. Suyun akışı, köprünün mistik havası ve çevredeki doğal güzellikler… Burada yürüyüşe çıkan biri, zamanın nasıl aktığını, eski çağların izlerinin hala yaşadığını hisseder. Doğa ile tarihin buluşma noktasında fotoğraflar çekmek için de ideal bir durak.
Banaz ilçesine biraz mesafede, doğal bir mucize, Taşyaran Vadisi. Binlerce yıllık erozyonun, rüzgarın, suyun eseri. Renk renk kayalar, ilginç şekiller. Derin su havuzları, yer yer kayaların arasına sıkışmış. Özellikle günbatımı saatlerinde vadi, bambaşka bir renge bürünür, doğa burada adeta bir sanat sergisi açar. Doğa fotoğrafçıları için vazgeçilmez bir alan.
Banaz’da saklı kalmış güzelliklerden biri de Aktepe Mağaraları. Yer altının gizemine dalmak isteyenler için cazip bir yer. Mağaranın içi; sarkıtlar, dikitlerle dolu. Loş ışık altında, doğanın şekillendirdiği büyüleyici bir dünya. İçerideki serinlik, sessizlik ve mistik hava, ziyaretçileri geçmişin derinliklerine taşır.
Şehrin merkezinde, Uşak Bedesteni ve Uşak Evleri, Osmanlı'nın sivil mimarisini anlatır. Bedesten eski çarşıdır, hala çeşitli ürünlerin satıldığı, alışverişin yapıldığı. Taş ve ahşaptan yapılmış Uşak evleri ise, yüzyılların izini taşır. Burada yürüyüşe çıkan bir ziyaretçi, Uşak’ın geçmişten bugüne uzanan dokusunu hisseder, geleneksel el sanatlarının örneklerini de görür.
Banaz Yaylası, doğaseverlerin kaçış noktasıdır. Özellikle yazın serin havası, yemyeşil doğasıyla misafirlerini ağırlar. Doğada yürüyüş, kamp kurmak isteyenlerin gözdesi. Burada geceyi yıldızların altında geçirenler, doğayla baş başa olmanın huzurunu yaşar. Yayla, doğayla iç içe olmak isteyenler için sessiz ve sakin bir köşe.
Şehir merkezine yakın, doğa ile buluşmak isteyenler için Pişirici Göleti. Etrafında piknik alanları, yürüyüş yolları, hafta sonu şehrin karmaşasından uzaklaşmak isteyenlerin uğrak noktası. Gölet, doğanın sadeliğini hissetmek isteyenler için sakince bekler.
Uşak Ne Zaman Kuruldu
Uşak’ın tarihi, antik dönemlere kadar gider. Şehrin kuruluşuyla ilgili kesin bir bilgi olmamakla beraber, Hititler döneminde yerleşim görüldüğü düşünülür. En eski kalıntılar, MÖ 4. yüzyıla dayanır.
Uşak'ta Hangi Uygarlık Yaşamıştır
Hititler, Frigler, Lidyalılar, Persler, Romalılar, Bizanslılar... Uşak, nice medeniyetin izlerini taşır. Sonrasında Selçuklu, ardından Osmanlı egemenliği altında. Her bir dönem, şehre başka bir renk katmış.
Uşak İlinin Adı Nereden Gelmiştir
Uşak adı hakkında net bir bilgi yok. "Uşşak" kelimesinden geldiği düşünülür, Farsça kökenli, anlamı "âşık". Şehrin halkının sanata, aşka düşkün yapısına işaret eder gibi.
Uşak Halkı Hangi Soydan
Anadolu’nun kadim medeniyetlerinden izler taşıyan halk, ağırlıklı olarak Türk soyundan gelir. Osmanlı döneminde bölgeye yerleştirilen Türkmen boyları, bugünkü Uşak halkının kökleri olarak bilinir.
Uşak'ı Kim Fethetti
Malazgirt Savaşı sonrası, Uşak Selçukluların egemenliğine girer. Osmanlı İmparatorluğu’nun genişlemesiyle birlikte de, Uşak fethedilir ve Osmanlı’nın bir parçası haline gelir.
Uşak Neden İlklerin Şehri
Türkiye’nin ilk şeker fabrikası, ilk elektrik santrali ve ilk deri fabrikası... Hepsi Uşak’ta kurulmuş. Bu yüzden, "ilklerin şehri" olarak bilinir. Sanayi alanında öncü olmuş, birçok ilke imza atmış bir şehir.
Neden Uşak Denir
Uşak adı, "aşk" ve "romantizm" anlamına gelen "Uşşak"tan geldiği düşünülür. Şehrin halkının sanata olan sevgisi, bu ismi daha da anlamlı kılar. Şehirdeki aşk hikayeleri, adıyla özdeşleşmiş sanki.
Uşak’ın Neyi Meşhur
Meşhur Uşak halıları, kendine has ince dokuması ve desenleriyle ünlüdür. Tarhana, ciğer köftesi ve Karun Hazinesi de öyle. Her biri, Uşak’ın özgün kültürünü, geçmişini yansıtır.
Uşak Yörükleri Nereden Gelmiştir
Uşak’taki Yörükler, Osmanlı döneminde Orta Asya ve Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden gelen Türkmen boylarından. Kırsal bölgelere yerleşip, geleneklerini günümüze kadar taşımışlar. Uşak’ın köylerinde hâlâ o eski kültür yaşar.
Uşak Neden Aşıklar Diyarı
Aşk hikayeleri, Uşak’ta dillere destan. Şehirde sanata, aşka düşkünlük öyle yoğun ki, "Aşıklar Diyarı" denir halk arasında. Kültürel yapıda da kendini gösterir bu unvan; şiirler, destanlar, halkın aşk dolu hikayeleri...