Yalova, her ne kadar doğal güzellikleriyle tanınsa da bu şehrin derinlerinde, çok daha eski zamanlardan izler taşıyan bir tarih yatıyor. İstanbul’un hemen yanında, sakin suların kıyısında dinlenen bu şehir, medeniyetlerin sessiz tanığı olmuş. Şimdi, bu huzurlu kıyıların ötesinde, tarihin derinlerine iniyoruz. Yalova’da sadece doğa değil, geçmiş de sizi bekliyor.
Yalova’daki Yürüyen Köşk, sıradan bir yapı değil, bir hikayenin, bir tercihin simgesi. 1930 yılında, Atatürk, çınar ağacının kesilmesine izin vermemek için köşkü ağaçla birlikte kaydırmıştı. Bu köşk, bir devlet adamının doğaya olan saygısını anlatırken, aynı zamanda zamanın dondurulmuş bir anını bize sunar. Köşkün denizle buluşan manzarasında, tarihin akışını izleyebilirsiniz.
Kaplıcaların her zaman sadece su ve şifa sunduğunu mu sandınız? Yalova Termal Kaplıcaları, Bizans’tan bu yana şifanın peşinde olanların durağı olmuş. Sadece bedeni değil, tarihi de iyileştiren bu sularda, antik çağlardan günümüze uzanan bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Bu kaplıcalar, size sadece rahatlama değil, geçmişin huzurunu da hissettiriyor.
Kara Kilise, Çiftlikköy’ün derinliklerinde, Bizans döneminin karanlık bir izini taşıyor. Koyu renkli taşları, bu kiliseyi yalnızca adıyla değil, atmosferiyle de farklı kılıyor. Zamanın yıpratıcı ellerine rağmen ayakta kalan bu yapı, geçmişin sessiz tanığı olarak orada duruyor. Kilisenin taşlarına dokunduğunuzda, belki de tarihin fısıldadığı gizemli bir hikayeyi hissedeceksiniz.
Elmalık Kalesi, gözlerden uzak, Yalova’nın derinlerinde gizlenen bir hazine. Kaleye ulaşmak için doğanın içinden geçiyor, zamanın yıprattığı duvarlara ulaşıyorsunuz. Buraya vardığınızda, sadece bir savunma yapısına değil, tarihin sessiz bekçisine rastlarsınız. Ormanın içindeki bu kale, zamana meydan okurcasına doğayla uyum içinde bekliyor.
Kapalı alanlarda sergilenen tarihin aksine, Yalova Açık Hava Müzesi, tarihin gökyüzüyle buluştuğu bir yer. Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinden kalma eserler, açık havada sergileniyor ve zamana meydan okuyor. Şehrin farklı köşelerinden toplanan bu eserler, size bir müzenin duvarları arasında değil, doğanın içinde geçmişe yolculuk imkanı sunuyor.
Sudüşen Şelalesi, sadece bir doğa harikası değil, tarihsel bir noktadır da. Bizans döneminde şifalı suların kaynağı olarak bilinen bu yer, geçmişten gelen bir serinlik sunuyor. Şelalenin sesi ve çevresindeki tarihsel izler, burada sadece doğayı değil, aynı zamanda yüzyıllardır süregelen bir hikayeyi yaşatıyor. Her bir damla su, tarihin içinde akmaya devam ediyor.
Osmanlı’nın sessiz miraslarından biri olan Hersek Lagünü, Altınova’nın derinliklerinde saklı bir cennet. Sultan Abdülmecid döneminde inşa edilen bu lagün, hem doğayı hem de tarihi koruyan bir alan olarak dikkat çeker. Kuş gözlemcileri ve tarihe ilgi duyanlar için benzersiz bir durak olan Hersek Lagünü, sessizliği ve huzuru bulmak isteyenlerin adresi.
Hersekzade Ahmet Paşa Camii, 16. yüzyıldan günümüze ulaşan bir Osmanlı mirasıdır. Zarif işçilik ve mimarisiyle dikkat çeken bu yapı, sade ama etkileyici bir atmosfer sunar. Caminin içindeki ayrıntılar, Osmanlı sanatının zarafetini ve dönemin ruhunu yansıtır. Bu cami, sadece bir ibadet yeri değil, geçmişin ruhunu bugüne taşıyan bir anıt gibidir.
1. Yalova Adı Nereden Gelir?
Yalova adı, adeta denizle toprağın buluştuğu bir efsaneyi çağrıştırır. Yalı, deniz kıyısındaki yerleşimleri, ova ise düz toprakları ifade eder. Yani bu isim, denizin hemen kıyısında uzanan bir düzlüğü betimliyor. Yalova, hem doğası hem de ismiyle sakin ve huzurlu bir liman gibi durur.
2. Yalova'nın Yüzölçümü Kaç Metrekare?
Yalova’nın yüzölçümü yaklaşık 847 km². Evet, çok büyük bir alan değil belki ama burası "küçük" kelimesine yeni bir anlam katıyor. Çünkü küçük bir şehirde bu kadar çok güzelliği bir arada bulmak her zaman kolay değildir.
3. Yalova Eskiden Hangi İlin İlçesiydi?
Yalova, bir zamanlar İstanbul’un ilçesi idi. Fakat kendi karakteri, doğası ve tarihsel önemiyle bir gün kendi kanatlarıyla uçmaya karar verdi. Şimdi ise Marmara'nın kıyısında bağımsız bir il olarak, hem İstanbul’a hem Bursa’ya yakın duruşunu sürdürüyor.
4. Yalova Kime Ait?
Yalova, tarihin pek çok döneminde İstanbul'a bağlıydı ama 1995’te kendi kaderini eline aldı. Artık Türkiye’nin en genç ve bağımsız şehirlerinden biri. Yalova, aslında denize, doğaya ve tarihe ait; her adımda bunu hissedersiniz.
5. Yalova'nın Neyi Meşhur Yemek?
Yalova’nın mutfağı da en az doğası kadar cömert. Burada Yalova köftesi, damağınıza unutulmaz bir iz bırakır. Ayrıca, Termal mısır ekmeği sofraların vazgeçilmezidir. Şehri ziyaret edenler, bu tatları deneyimleyerek Yalova’nın ruhunu keşfeder.
6. Yalova Bursa'dan Ne Zaman Ayrıldı?
Yalova, 6 Haziran 1995’te İstanbul’un gölgesinden çıkıp kendi kimliğini buldu. O tarihten beri Yalova, bir yanıyla İstanbul’a, diğer yanıyla Bursa’ya göz kırparak, iki büyük şehrin arasında ama onlardan bağımsız bir yaşam sürüyor.
7. Türkiye'nin En Küçük İli Neresi?
Küçük mü? Belki rakamlara göre evet. Yalova, Türkiye'nin yüzölçümü açısından en küçük ili olabilir, ama burada küçük kelimesi büyük anlamlar taşır. Her köşesiyle bir şeyler anlatan bir şehir, her adımıyla tarihin ve doğanın bir buluşma noktası.
8. Armutlu Eskiden Nereye Bağlıydı?
Armutlu, bir zamanlar Bursa’ya aitti, ama Yalova’nın il olmasıyla birlikte, onun bir parçası haline geldi. Şimdi Yalova’nın sakin, huzurlu bir kıyı ilçesi olarak, Marmara Denizi’nin serin sularına açılır.
9. Yalova Neden İstanbul'a Bağlıydı?
Yalova, İstanbul’a coğrafi yakınlığı nedeniyle uzun yıllar boyunca ona bağlıydı. İstanbul’a bu kadar yakın olmak, onu büyük bir şehrin uzantısı haline getirdi. Ama Yalova, sessizliğini koruyarak bir gün bağımsızlığını ilan etti ve şimdi kendi şehrini yaratıyor.
10. Yalova'nın Nüfusu Neden Az?
Yalova, büyük şehirlerin arasında saklanmış bir huzur vahası gibi. Nüfusunun az olması, bu şehrin telaşsız, sakin yaşamının en güzel tarafı. Burada insanlar doğanın ritmiyle yaşar, büyük şehirlere yakın ama o karmaşadan uzak bir yaşam sürerler.
Tatilox Turizm Acenteliği Organizasyon İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi © 2023
